Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1948'de Bertrand Russell'ın başlattığı Reith Konferansları'na Robert Oppenheimer, John Kenneth Galbraith, John Searle gibi birçok Amerikalının da katılmasına rağmen Amerika' da bu konferansların bir benzeri yok.
... fikrin ölçüsü onun uygulanabilir olup olmadığına bağlıdır.
Sayfa 35 - Altın KitaplarKitabı okuyor
Reklam
Tavandan reform yapmak olanaksız hale gelince, tabandan devrim kaçınılmaz oldu.
Sayfa 23 - Altın KitaplarKitabı okuyor
kurucu
Çünkü özgür ve bağımsız olan insan, kendi istediği ve seçtiği işi yaparken daha verimli olacak, dolayısıyla topluma daha çok katkıda bulunacaktır.
Sayfa 18 - Altın KitaplarKitabı okuyor
kurucu
Insanlar tembelliklerinin cezalarını, çaba ve yeteneklerinin de ödüllerini aldıkları zaman ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırlar.
Sayfa 18 - Altın KitaplarKitabı okuyor
“Gelecekte olacakları tahmin eden iki tip insan vardır: Biri hiçbir şey bilmez, diğeri de hiçbir şey bilmediğini bilmez” diye yazdı Harvard’lı ekonomist John Kenneth Galbraith. Böylece kendi topluluğu içinde sevilmemesine sebep oldu. Fon yöneticisi Peter Lynch’in ifadesi daha da küçümseyici: “ABD’de 60.000 eğitim görmüş ekonomist var. Bunların çoğu ekonomik krizleri ve faizleri önceden haber vermek için işe alınmış. Öngörüleri yalnızca iki kere arka arkaya tutsaydı, hepsi milyoner olurdu. Bildiğim kadarıyla hepsi hâlâ uslu uslu eleman olarak çalışıyor.” Bu 10 yıl önceydi. Bugün ABD’de üç kat daha fazla ekonomist çalıştırılıyor olsa gerek –öngörü kalitesinde sıfır etkiyle.
Reklam
Bütünlüğü gözeten bir düzenin varlığı düzen yokluğuna yeğ tutulmalıdır.
Sayfa 291Kitabı okudu
Kapitalizm hiçbir zaman ve hiçbir yerde ucuz fiyata iyi konutlar sağlamamıştır. Söylemeye bile gerek yok, konut başarılı bir kent yaşamı için vazgeçilmez bir öğedir. Kapitalizm, geniş kapsamlı sağlık hizmetleri de sunmaz.
Aynı dili konuşan, aynı renkten ve ırktan ama yoksul olan insanlarla zengin insanlar kolay kolay birarada yaşayamazlar. Buna karşılık ayrı ırktan da olsalar, zenginler birbirleriyle gayet iyi geçinmektedirler.
Göç eden işçiler için düşman olan, kapitalistler değildi artık. Sokakları süpürenler, binaların temizlik işlerini görenler ve yapılarda çalışan niteliksiz işçilerin çoğu, sanayi işçisi olmayı istiyordu. Birçoklarının istediğiyse yalnızca iş bulabilmekti. Kimisi bir eve, bir okula, bir taşıt aracına sahip olmak ya da amacındaydı. Ya da tüm isteği, renk ayırımı yapılmayan bir topluluk içinde yaşamak olanlar vardı. Düşmanları hükümet ya da sosyal düzendi. Varlıklarından rahatsız olan ve onları okul, siyaset, sosyal yaşamın dışında tutmak isteyen hükümet ya da sosyal düzene düşman gözüyle bakıyorlardı. Sanayi kentinin bu sakinleri, başkaldırdıklarında kapitalisti yakmayı değil, doğal olarak kenti yakmayı istiyorlardı.
230 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.