1948'de Bertrand Russell'ın başlattığı Reith Konferansları'na Robert Oppenheimer, John Kenneth Galbraith, John Searle gibi birçok Amerikalının da katılmasına rağmen Amerika' da bu konferansların bir benzeri yok.
“Gelecekte olacakları tahmin eden iki tip insan vardır: Biri hiçbir şey bilmez, diğeri de hiçbir şey bilmediğini bilmez” diye yazdı Harvard’lı ekonomist John Kenneth Galbraith. Böylece kendi topluluğu içinde sevilmemesine sebep oldu. Fon yöneticisi Peter Lynch’in ifadesi daha da küçümseyici: “ABD’de 60.000 eğitim görmüş ekonomist var. Bunların çoğu ekonomik krizleri ve faizleri önceden haber vermek için işe alınmış. Öngörüleri yalnızca iki kere arka arkaya tutsaydı, hepsi milyoner olurdu. Bildiğim kadarıyla hepsi hâlâ uslu uslu eleman olarak çalışıyor.” Bu 10 yıl önceydi. Bugün ABD’de üç kat daha fazla ekonomist çalıştırılıyor olsa gerek –öngörü kalitesinde sıfır etkiyle.
Kapitalizm hiçbir zaman ve hiçbir yerde ucuz fiyata iyi konutlar sağlamamıştır. Söylemeye bile gerek yok, konut başarılı bir kent yaşamı için vazgeçilmez bir öğedir. Kapitalizm, geniş kapsamlı sağlık hizmetleri de sunmaz.
Aynı dili konuşan, aynı renkten ve ırktan ama yoksul olan insanlarla zengin insanlar kolay kolay birarada yaşayamazlar. Buna karşılık ayrı ırktan da olsalar, zenginler birbirleriyle gayet iyi geçinmektedirler.
Göç eden işçiler için düşman olan, kapitalistler değildi artık. Sokakları süpürenler, binaların temizlik işlerini görenler ve yapılarda çalışan niteliksiz işçilerin çoğu, sanayi işçisi olmayı istiyordu. Birçoklarının istediğiyse yalnızca iş bulabilmekti. Kimisi bir eve, bir okula, bir taşıt aracına sahip olmak ya da amacındaydı. Ya da tüm isteği, renk ayırımı yapılmayan bir topluluk içinde yaşamak olanlar vardı. Düşmanları hükümet ya da sosyal düzendi. Varlıklarından rahatsız olan ve onları okul, siyaset, sosyal yaşamın dışında tutmak isteyen hükümet ya da sosyal düzene düşman gözüyle bakıyorlardı. Sanayi kentinin bu sakinleri, başkaldırdıklarında kapitalisti yakmayı değil, doğal olarak kenti yakmayı istiyorlardı.